Mantık iyi ki var.
İyi ki adı konmuş.
İyi ki bir akademik bir disiplin olarak geliştirilmiş.
İnsanlığa neler neler sunmuş ve halen de sunmaya devam ediyor.
Dünya Mantık Günü’nde mantığa olan borçlarımızı hatırlayalım ve günümüze kadar bize neler sunduğunu ve gelecekte kendisinden neleri umabileceğimizi dilimiz döndüğünce sayıp dökmeye çalışalım.
Mantığın Batı fikriyatında “bilmediğimizi bilebilir miyiz?” sorusuna bir cevap olarak ortaya çıktığını biliyoruz. Örtük olarak bildiğimizin örtüsünün kaldırılmasının aracının mantık olduğu düşünülmüş.
Sofizmi felsefeden ayırmanın yolunu o döşemiş. Her düşünülenin eşit ölçüde var ve savunulabilir olduğunu düşünenlere karşı çelişmezlik ilkesi çok etkili ve önemli bir eleştiri sunmuş.
Dilin hakkında konuştuğu nesnelerin, çelişik yüklem çiftlerinden birine sahip olduğunun düşünülmesi bilimsel incelemenin ufkunu açmış. Bilimler, çelişmezlik ilkesi arka planında tam belirlenmiş olduğu düşünülen nesneler hakkında hükümler verme ve çıkarımlar yapma esasında geliştirilmiş.
Bahsedilen çelişik yüklem çiftlerinin teşkil ettiği mutlak imkân ise kimilerince asıl varlık olarak kabul edilmiş, bu eğilim klasik metafiziğin yolunu açmış.
Evrenin sonlu ve kapalı olduğu fikri ,tam belirlenmiş nesnelerin sayısının belirsiz olamayacağı fikrine; evrenin sınırsız ve açık olabileceği fikri bahsedilen mutlak imkân dairesinin sonsuzluğundan sudur eden ilk şey olarak evrenin sonlu olamayacağı fikrine dayandırılmış.
İnsanlık uzun bir zaman – birazdan değineceğimiz gibi belki de halen – gerçekliği dilin mantığına ilişkin bir farkındalığı zemine alarak seyretmiş.
Bir araç olarak geliştirilen mantık insanların birbirlerini ikna etme çabalarında temel güvenceleri olmuş.
İçeriği olan bir önermenin doğruluğunu teyit etmenin zorluğu ve hatta imkansızlığı, insanlığı, biçimsel doğruluğa sığınmaya ve bilgi dağarının mantık esasında geliştirilmesine sevk etmiş. Anlaşabildiklerimizle başlayıp yeni doğrulara yol alırken araştırmacıların yelkenlerini mantık şişirmiş.
Bilimsel veya burhanî bilgi, doğruluğu öyle ya da böyle kabul edilen öncüllerden geçerli akıl yürütmelerle elde edilen bilgi olarak tanımlanmış.
Çağdaş dönemde bilme vurgusu yerini düşünebilirliğe veya ifade edilebilirliğe bırakmış. Matematik, postulatlar vasıtasıyla tanımlanan bir nesne hakkında söylenebileceklerin mantıksal ilkeler ve yasaları kullanarak incelendiği devasa bir disipline dönüşmüş. Mantık esasında incelenen nesnelerin bir kısmının belirli yorumlar altında olguların ve fenomenlerin açıklamasını verebildiği düşünülmüş. Bu süreçte bilimsel kuramlar geliştirme faaliyetinde büyük bir patlama ve zenginleşme yaşanmış.
Öte yandan karmaşık yasalar, tanımlar, ilkeler içeren bir kuramın gerekçelendirilmesi kuramdan bir gözlem önermesi türetilmesini gerektirdiğinden bilimsel kuramların doğrulanmasında mantık baş rolü kimseye kaptırmamış.
Her ne zaman mantık bir araç olarak hakkıyla ve yeterince kullanılmasa orada haksızlıklar, güç ilişkileri ve en nihayetinde yozlaşma galebe çalmış.
Bugüne gelince…
Araç olarak alındığında mantık bilhassa matematikçilerin çalışmaları ile gerek klasik gerek klasik olmayan çeşitli dizgeler çerçevesinde geliştiriliyor. Çeşitlilik o kadar artmış durumdaki literatürde mantıksal tekçilik – çokçuluk tartışmaları ile ilgili pek çok çalışma yapılıyor.
Mantık, biçimsel dizgelerin gelişimi sonucunda doğurduğu hesap kuramı üzerinden tarihte benzeri bulunmayan teknolojik gelişmelerin kalbinde yer tutuyor.
Bilhassa Immanuel Kant’ın ve onun izleyicilerinin – büyük oranda haklı – eleştirileri ise kanonik kullanımından bir süre uzaklaşan mantık, metafiziğin fikriyata farklı kanallar üzerinden dönüşüyle birlikte yepyeni bir döneme gitmiş bulunuyor. Pek çok felsefeci mantıkta elde edilen sonuçlardan hareketle gerçekliği seyretme ameliyesine büyük emek sarf ediyor. Bir zamanlar klasik mantık üzerinden temaşa edilen gerçeklik bu sefer modern mantık nokta-i nazarından düşünceye konu ediliyor. İnsanlık düşüncedeki sınırlarını fark ettiği ölçüde “Gerçekten ne var?” sorusu ile değil “Dil ve dilin mantığı bize nasıl bir gerçeklik sunuyor?” sorusuyla ciddiyetle ilgileniyor.
Öte yandan bilimsel ve felsefî incelemelere direnen pek çok soru zihnimizi kurcalamaya devam ediyor. Fiziksel evrende canlıların nasıl olup da var olduğu, bilincin ve zihinsel hallerin mahiyeti, kuantum fiziği ile klasik fiziğin nasıl mezcedilebileceği vb. sorular insan düşüncesindeki yepyeni açılımları ve belki de yepyeni mantıkların geliştirilmesini bekliyorlar.
Mantığın bize sundukları belki de olabilecek olanın sadece bir kısmını teşkil ediyor.
Dilin mantığı iyi ki fark edilmiş ya da iyi ki icat edilmiş…
Mantık pek çok düşünürün emekleriyle iyi ki geliştirilmiş…
Olmasaydı ve bugünkü haline evrilmeseydi insanlığın hali nice olurdu?
Dünya Mantık Günümüz kutlu olsun!
Prof. Dr. Ahmet Ayhan Çitil
14 Ocak 2025

Prof. Dr. Ahmet Ayhan Çitil’in Özgeçmişi
Felsefe, mantık ve matematik felsefesi alanlarında uzmanlaşmış bir akademisyendir. Akademik kariyerine Boğaziçi Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği ve İktisat bölümlerinde çift anadal yaparak başlamış, ardından aynı üniversitede felsefe yüksek lisansını ve doktorasını Prof. Dr. Yalçın Koç’un danışmanlığında tamamlamıştır. An Introduction to the Ontological Foundations of Gödel’s Incompleteness Theorems başlıklı teziyle felsefe yüksek lisans derecesini almış, 2000 yılında ise The Theory of Object in Kant’s Transcendental Thought and Some Consequences of a Deepening of This Theory başlıklı teziyle doktorasını tamamlamıştır.
2008 yılında The City University of New York Graduate Center’da misafir öğretim üyesi olarak araştırmalar yürütmüştür. İstanbul Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi ve Koç Üniversitesi’nde görev yaptıktan sonra, 2010 yılından itibaren İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde akademik çalışmalarına devam etmektedir.
Çalışmaları, özellikle mantık, metafizik, matematik felsefesi ve ahlak felsefesi alanlarında yoğunlaşmaktadır. 2012’de yayımlanan Matematik ve Metafizik Kitap 1: Sayı ve Nesne eseriyle nesne merkezli bir matematik felsefesinin imkânlarını tartışmaya açmış, 2023 ve 2024 yıllarında yayımlanan Kant Okumaları I. Kritik ve Kant Okumaları II. Kritik kitaplarıyla Kant’ın eleştirel felsefesine kapsamlı bir yorum getirmiştir. Ayrıca çağdaş felsefe alanında yazdığı iki ders kitabı bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Ayhan Çitil, akademik üretkenliğiyle öne çıkan bir isimdir. 30’un üzerinde makale ve bildiri yayımlamış, 50’den fazla akademik konuşma gerçekleştirmiştir. Akademik kariyeri boyunca birçok öğrenci yetiştirmiş olup, danışmanlığında tamamlanan 7 doktora ve 23 yüksek lisans tezi bulunmaktadır. Çitil, bilim dünyasına katkılarından dolayı birçok prestijli ödüle layık görülmüştür. Bunlar arasında 2016 UFAD Uluslararası Felsefe Araştırmaları Derneği Felsefe Yarışması Büyük Ödülü, 2017 Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Bilim ve Sanat Ödülü, 2021 Türk Felsefe Derneği Prof. Dr. Necati Öner Felsefeye Hizmet Ödülü ve 2023 Necip Fazıl Fikir ve Araştırma Ödülü bulunmaktadır.